Maliye Bakanlığı, vergi borçlarını tahsil etmek için yeni bir uygulamaya geçti. Borçlu mükelleflerin sadece banka hesapları değil, aynı zamanda yatırım hesaplarındaki hisse senetleri de hacze alınıyor. Her ne kadar mükelleflere gönderilen ödeme emrinde “Borcunuzun, menkul ve gayrimenkul mallarınızla her türlü hak ve alacaklarınız haczedilerek paraya çevrilmek suretiyle tahsil edileceği tebliğ edilir” ifadesi yer alsa da bu zamana kadar ağırlıklı olarak bankalardaki mevduat hesaplarına e-haciz işlemi uygulanıyordu.Ancak Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun gereğince Maliye’nin alacağını tahsil etmek için yatırım hesaplarına da bloke koyabileceğine dikkat çeken uzmanlar, e-haciz ile tahsilatın çok hızlı yapıldığını, son dönemde kişilerin yaygın olarak kullandığı yatırım hesaplarına da bloke geldiğini, bu nedenle herhangi bir sürprizle karşılaşmak istemeyen mükelleflerin sık sık Dijital Vergi Dairesi’ne girerek borç durumunu sorgulaması konusunda uyarıyor.
İCRA MÜDÜRLÜKLERİ KRİPTO PARALARA DA BLOKE UYGULUYOR
Ekonomim'in aktardığına göre, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Ragıp Şengül, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca kamu alacağının mevcut olması halinde Maliye’nin haciz işlemi yapabildiğini, haciz kapsamına da kişinin aracı, taşınmazları, yani aktifinde yer alan her türlü mal varlığının girebileceğini söyledi. Özellikle son dönemde, daha önce çok kullanılmayan yeni yöntemlerin de uygulandığını dile getiren Şengül, “Maliye, vergi tahsilatı konusunda işi çok sıkı tutuyor. Uygulamada iki aşama var, birincisi haczin konulması, ikincisi bunun tahsil edilmesi... Bu noktada e-haciz en hızlı tahsilat yapılan araç ve yatırım hesapları da son dönemde yoğun kullanıldığından artık Maliye, buradan da borcunu tahsil ediyor” dedi. İcra müdürlüklerinin borçlunun kripto varlıklarına da haciz uygulamasına gitmeye başladığını, Maliye’nin ise henüz bu yönde uygulamasına rastlanmadığını kaydeden Şengül, “Ancak bunun da yapılmasına kanunen engel görünmüyor” diye konuştu.BORÇ DURUMU SÜREKLİ TAKİP EDİLMELİ
Kanuna göre, ödeme emri tebliğinden itibaren 15 gün içinde buna itiraz edilebiliyor; 15 günlük süre geçtikten sonra itiraz edilmez ise hak düşüyor ve tahsilat gerçekleşiyor. Geçmişte vergi dairelerinin ödeme emri tebliğ edilmesinin üzerinden 2-3 ay geçtikten sonra e-haciz ile tahsilat yaptığını anlatan Şengül, “Şimdi ise ödeme emri tebliğ edildikten sonra 16’ncı günde tahsilatı yapıyor. Kişiler bazen kendilerine gelen tebligatın farkında olamayabiliyor. Bu nedenle herkesin sıklıkla Dijital Vergi Dairesi üzerinden borç/ödeme durumunu sorgulamalarında fayda var” ifadelerini kullandı.‘E-HACİZ YASAL MI’ TARTIŞMALARI…
Maliye’nin vergi borçlarının tahsilatına yönelik e-haciz uygulamaları, nakit sıkışıklığının ve ihtiyacının had safhada olduğu bu dönemde farklı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Dr. Umut Metin, “Vergi dairelerinin tüm işlemleri yasal dayanakla yapılmak zorundadır. Bu olmazsa olmaz bir ön şarttır. Anayasamız gereği de, idare işlemleri neticesinde, muhataplarda bir zarara neden olmayı gözetmelidir. Vergi daireleri de, hizmetlerini sunarken yasaları ve anayasal çerçeveye uygunluğunu gözetmekle yükümlüdür. Anayasal İlkeleri gözardı eden bir tahsilat anlayışı hukuken eleştirilmelidir” dedi. 6183 sayılı Kanun’un, vergi dairelerine vergi borçlularına karşı işlem ve tahsilat yapma imkanı sağladığını, bununla birlikte bu işlemlerin muhataplarında yaratabilecekleri zarara ise izin vermediğine dikkat çeken Metin, “Vergi dairesi kanuni bir maddeye dayanıyor olsa bile, ‘Kanun var sınır tanımam’ diyemez. Kanundan alınan yetki, vergi borçlusu muhatapta ölçüsüz bir zarar yaratmamalıdır. Aksi durumda vergi dairesi, kendisine ülkemiz vatandaşların, gerçek ve/veya tüzel kişilerin sahip olmadığı şekilde, mahkeme denetimi de olmadan hakkını (alacağını) kendi eliyle alma durumunda yani ‘ihkakı hak’ halinde, bu durum hak almadan öteye geçerek, haksızlık yaratmaya evrilebilir” dedi.“DOĞRUDAN TAHSİLATA GİRİŞİLMESİ HUKUKEN İSABETLİ DEĞİL”
Şirketlerin nakit sıkıntısının oldukça arttığı, kredi ile buluşmanın güçleştiği bir dönemden geçildiğini hatırlatan Avukat Dr. Umut Metin, şu ifadeleri kullandı: “Şirketlerimizin, iş insanlarımızın ancak ödemelerinde vadelendirme ile ayakta kaldığı bir dönemde, sahip oldukları ödeme planlarını imha edercesine bankalardaki hesaplarına vergi dairelerince haciz işlenmesi/bloke konması daha da ötesinde, doğrudan tahsilata girişilmesi hukuken isabetli değildir. Yekinin uygun zamanda, usulünce kullanımı esas olmalıdır. Bu haliyle Türk İş Dünyası’nın nakit sıkışıklığı ve krediye erişim serzenişin zaten çok yüksek olduğu bir zaman diliminde, yani bu aylarda, kamu özel sektör dayanışması elzem iken, vergi dairelerince tahsilatı ‘ben umursamam, kanunda yeri var’ demek, vicdani de olmaz, kamu menfaatine uygun da. Vergisini geç ödeyen faiziyle ödemekte, ek külfete katlanmaktadır. Borcu artmaktadır. Bu şartlara rağmen, kesinleşmiş vergi borcu olsa dahi vergi borçlusunun vadesiz hesaplarından tahsilat yapılması, vergi borçlusunun 3. şahıslardaki alacaklarının haczi işlemleri, daha da ötesinde yatırım hesaplarına da uzanılarak vergi dairelerince vergi borçlusunun içine düşeceği tablo gözetilmeden tahsilat gayesiyle el atılması, bu işlemlerin etkisinin iyice irdelenmemesi isabetli değildir.” Kaynak:Karar